Endonezya/Bali

Oncelikle sunu soylemeliyim Bali, egzotik atmosferi ile gorulmesi gereken mukkemmel biryer...
17 bin adadan oluşan Endonezya’nın en ünlü adası Bali,volkanik yapısı, el değmemiş tropik ormanlarından oluşan bir güzelliğe sahip.




Jakarta-Bali arasi ucakla 1.5 saat suruyor. Ayrica jakartadaki hava alaninin mimarisi bilindik havalimanlarindaki gibi degil. Ahsap cati konstruksiyonu ve uzerinde islemeleri olan bir yapiya sahip. Duvarlarindaki suslemelerde uzakdogu motifleri kullanilmis...Hava alanindan ziyade   buyuk bir restauranti andiriyordu...
Aslinda hic alisik olmadigim bir goruntu, cagin  son teknolojisi ucaklar  A-300-330 ile bu yapinin bir arada olusu... Benim bildigimi havalimanlari celik kolonlar, celik halatlar, cam cephe elemanlari, aluminyum cephe kaplama malzemelerinin kullanildigi metalik bir goruntuye sahip yapilardir...

                                     
                                                                                 
1.5 saatlik ucak yolculugundan sonra sonunda adadaydik :)
Otel aksam karanliginda cok sirin gorunuyordu.Otel personelinin hepsinin yuzunde bir gulumseme ve kulagina ilistirilmis bir adet kucuk sari cikek vardi.Cok tatli ve sicak insanlar...
Canim arkadasim asli ve benim odamdan bir manzara, bu fotografi cektigimde ezan okunuyordu. Cok ilgincti, cicek kokulari ile uyaniyorsunuz, hafif bir esinti ve arkada ezan sesi...Uyandim ve bu goruntuyu gorunce resmen buyulendim, meger mukkemmel bir otelmis burasi. Aslicimin secimi tabiki guzel olacak...
Benide o uyandirdi zaten sabahin korunde balkondan baktigimizda ikimizde buyulendik...
O an dedimki kendime evet kiz arkadasla tatile cikmak cok eglenceli ama bali adasina giderken mutlaka yaninda ASKIN olmali...zamanlama iyi degildi ASK sizdim, askitomla tanismama daha 18 ay varmis o donem :) kader boyle birsey iste...Hos askitomla 18 ay sonra degilde o donem tanisiyo olsam o da bu tatile gelmis olsa idi soyle 2 cupple cift tatile gitmis olacaktik mukemmel olacakti. E diyelimki oldu ne olacakti o  olsaydi bu seyahatten ne anlayacaktik. 
Pc basinda mail yazacakti, bende uzulecektim. Varken yokmus gibi olmasina uzulmektense gercekten yok olmasina bilmek daha iyi. Neyse  vazgectim vazgectim arkadasla gitmek daha zevkli.
Konuyu saptirmadan devam etmekte fayda var....
Asagida gorulen resimde bungalo evler var bu evlerde kiralanabiliniyormus. Bir ara keske bunlardan kiralasaydik dedik ama bir cift+ben icin uygun bir konaklama olmayacakti bu nedenle vazgectik...
Bungalo evlerin hemen yaninda asagidaki bu restaurant vardi. Muzikleri ve kokteylleri cok guzeldi.

                                    
 Iste muhtesem bir goruntu ben kucukken hep dergi sayfalarinda gorurdum bu goruntuyu. Demekki birseyi gercekten cok istemek onemliymis. Oluyor. :)
Burasi otelin koridorlari... Koridorlar spa taslari ile dekore edilmis ortamin enerjisi sanirim bundan dolayidirki cok degisikti. Kendini cennette gibi hissediyosun daha dogrusu sanirim cennet boyle bir yer :)
   
Bu kucuk hanimlarda masaj yapan bayanlar, yuzlerin de herzaman bir gulumseme var :)))
Bir gun oncesinden masaj icin randevu aldik ve masaj da kullanilacak aromalari da sectik. Cikoalta, Gul, Lavanta, Papatya gibi  aromalar vardi. Biz cikolatayi sectik...

Ertesi gun tam bir saatlik vucut masaji yaptirmaya hazirdik. Oncelikle onlarin verdigi bir ic camasirini giyiyorsunuz uzerinede  carsaf gibi bir bez parcasina sarinip kendinizi kamufle ediyorsunuz. Asigidaki resimdeki gibi bir masaj koltuguna yatiyorsunuz. Koltugunun kafa tafarafindaki bolgede  bir oyuk var o oyuga denk gelecek sekile su icersine yerlestirilmis cicek ozlerini koyuyorlar. 
Masajdan sonra tum vucudunuza sectigininz aromayi suruyorlar. Goruntu cok komik oluyor cikolatadan insan gorunumu...:))) Daha sonra odanin isisini dusuruyorlar, dususuruyorlarki vucuttaki aromalar kurusun. Cikolata kuruduktan sonra vucudu ovarak kuruyan cikolata aromasini cikariyorlar. 
                                       

Daha sonra bu guzel dus alaninda tum vucuttaki cikolatadan ariniyorsunuz.
Dusta temizlendikten sonra, cicek ozleri konmus bu havuza giriyorsun. Havuzdayken limolu cay ve kurabiye ikram ediliyor. Insan kendini prenses gibi hissediyor. Havuzdan ciktiktan sonrada masaj yapilan koltuga yuz ustu uzanip kafani oyuk kisma yerlestiriyorsun ve yerdeki cicek esansli karisimdan esansli ilik bir hava yuzune dogru geliyor... Mukemmellll




Bali’liler inanılmaz güleryüzlü, yardım sever , mutlu ve sıcak insanlar. Ada zaten çok güzel. Yüksek binalar yok, binaların her biri özenle Bali tarzında yapılmış, heykeller, resimler, tahta el işçiliği objeler her yerde. Bambu, taş ve tahta ancak bu kadar güzel kullanılır bir arada. Çevredeki pek çok şeyde sanatçı dokunuşu, yaratıcılığı hemen dikkat çekiyor. Herşey çok sade ve abartısız ama bir o kadar görkemli ve etkileyici. Derme çatma bir barakanın tavanındaki el işçiliği, palmiye yapraklarından dantel gibi örülmüş süsler, yerlerdeki minik adak sepetleri, yol kenarıdaki toprak lambalar gibi sizi kendine hayran bırakan bir çok şeyle karşılaşıyorsunuz gün içinde, hepsinde de yapanın sabrı, özeni , sevgisi , inancı okunuyor.
Ada da her evin onunde yukardaki resimdeki gibi heykeller var, bunlar onlarin tanrilarini temsil ediyor. Her sabah tanrilarinin onune tutsulerin ve ciceklerin bulundugu nir tabak hazirliyorlar. Onlarin inanclarina gore tanriyi besliyorlar. Her evin bahcesinde mutlaka bir tane tanrilari var. 
Adanın havasını anlatabilim mi bilmiyorum ama işte böyle huzur ve inanç dolu, doğal olarak çok güzel, size çok iyi davranan insanların olduğu bir yere gelince insan ister istemez etkileniyor ve kendini o büyüye kaptırıyor. Işleri, adadanın dışında kalan hayatı ve dertleri düşünmek mümkün olmuyor. Bedenin işten uzaklaşıp, zihnin aynı hayatı başka mekanda yaşadığı tatillerden olmuyor yani. Ruh ve zihin birlikte dinleniyor. Beden pek dinlenemiyor açıkçası, çünkü görülecek ve yapılacak çok fazla şey var. Ondandır, adaya ayak bastıktan en geç bir gün sonra bütün kadınlar saçlarını Bali’li kadınlar gibi çiçeklerle süsleyip, sarong’larını takıp, yüzlerinde belli belirsiz bir gülücük, tropik adalı prenses edasıyla dolaşıyorlar ortalıkta. Erkeklerin ise hepsi ellerinde ister en profesyoneli ister en uyduruk şipşak olanından birer kamera, tapınakların merdivenlerinde Indiana Jones havasıyla sekiyorlar. Dönüş için havalimanına girince bu havalar hemen sönüyor ama Bali’nin tadı tekrar dönene kadar insanın damağında kalmaya devam ediyor.  



Adada bir gunumuzde de turistik gezi yaptik.  Oncelikle Tapinaklari gezdik. Bize eslik eden rehber yol uzerinde muhtesem bir restauranta goturdu. Restaurant, pirinc tarlasi manzaralli mukkemmel bi yer...Tepede oldugu icin yilin her ayi cogunlukla yagisli olurmus, cok enteresan  yarim  saat icersinde yagmur yagdi gunes acti.
Restaurantin manzarasi iste boyle bir yere bakiyor, mukemmel bir goruntu...
Uzak dogu mutfagi hakimmis bu restaurantta. Oncelikle masanin ortasindan cikan ocagakda su icersine lahana, havuc, brokoli, biber ve tanimadigim birkac yesillik atip kaynatiyorlar. Bir takim baharatlar ekliyorlar.
Sonuc olarak tam benlik birsey cikiyor sebze corbasi...O an yesilligin herturlusunu yedigim icin cok mutluydum...
    
    
         
Sonunda tapinaklar;




Ben Hindu dinini ve geleneklerini hiç bilmiyorum, açıkçası hiç araştırmadım. Anlattıklarımın hepsi Bali’deki, rehberimiz anlatti.
Besakih Tapınağı, Agung yanardağının tepesinden Bali’yi seyreden, tüm klanlara kapılarını açan, sınıf ayrımları gözetmeden herkesi kucaklayan Ana Tapınak. Burada her 10 yılda bir, evreni doğanın negatif gücünden arındırmak için Panca Walikrama töreni yapılıyormuş. Eğer 10 yıl dolmadan herhangi bir doğal felaket, hastalık salgını yada sosyal huzursuzluk olursa kralın kararıyla tören yapılabiliyormuş.

Bu büyük törenin hazırlıkları çok önceden başlıyormuş. Nitekim sahildeki masajcı kadınlar, nehirlerde ve tarlalada çalışanlar bile işi gücü bırakmış adaklar hazırlıyorlardı. Evler, tapınaklar, heryer temizleniyor, adaklar hazırlanıyor, adaklar için çiçekler toplanıyor, kurban edilecek hayvanlar hazırlanıyor. Evlerin temizlenmesi sadece fiziksel temizlikle de bitmiyor. Evin her odasından temsili eşyalar Besakih Tapınağına götürülüp kutsanıyor. Kurban edilecek hayvanlar da yine bir gün önce burada kutsanıyor, hayvanların bir sonraki yaşamlarında daha üstün bir ruh olarak dünyaya gelmeleri için dualar ediliyor.
  


Bu kutsama töreni Besakih’nin içindeki merkez tapınağını üç kez tavaf ederek yapılıyor. Her klan kendi imgelerini ve renklerini , kutsanacak eşyaları ve hayvanları taşıyarak, Gamelan orkestrası ve rahipler eşliğinde yürüyor. Kurban edilecek hayvanların hepsini göremedik çünkü asıl töreni kaçırdık ama kaplan, aslan, bufalo gibi az bulunan hayvanlar da kurban ediliyormuş. Benim beynime kazınan ise koskocaman bir deniz kamplumbağasının çaresiz ve ümitsizce bakan, kocaman gözleri oldu. Insanlari, geleneklerini, dinlerini sorgulamadan kabullenmeyi öğrendim ama bu hayvanların kurban edilmesini kabul etmekte zorlanıyorum. Öbür taraftan kafamı kaldırıp koskoca yanardağın kraterini görünce de, ‘belki bir bildikleri vardır’ diye düşünmeden edemiyorum. Bizim değerlerimizin ve kalıplarımızın çok dışında bir yaşam sürüyor bu insanlar diye düşünüyorum ve bunu da onların bir parçası olarak kabul edip unutmayı seçiyorum.
Tapınağın tam olarak içine giremiyoruz, etrafından dolaşabiliyoruz sadece. Tapınağın farklı bölümleri olduğunu ve her bölüm için farklı renklerde hayvanlar kurban edildiğini anlatıyor Denon. Anlatıyor ama ben tam anlamıyorum sebebini. Hinduizmin çok karmaşık bir din olduğuna karar veriyorum.
En çok ilgimi çeken şeylerden biri de tapınağın içinde Budistlere ait bir bölüm olması ve bu kutlamaya onların da kendilerince katılması. Bu insanların diğer dinlere toleransına tekrar saygı duyuyorum.

Bali’de tam olarak kaç tane tapınak olduğu sanırım bilinmiyor ancak yüzölçümü topu topu yaklaşık 5600 km2 olan adada 10-15 bin adet tapınak olduğu tahmin ediliyor. Hala bir çeşit kast sistemi var ve her ailenin kendi evliyalarının bulunduğu, kendi atalarını andıkları aile tapınakları var. Bunun dışında her köyde Brahma, Wisnu ve Siwa adına yapılmış en az üç tane tapınak bulunuyor. Bali’liler hayatta herşeyin bir simetrisi olduğuna inanıyorlar, bunun için her tapınağın bir de simetrik tapınağı var, yani üç tanrı için altı tapınak ediyor. Bu tapınakların bazılarında köy toplantıları yapılıyor, bazıları mezarlığa yakın oluyor ve cenaze törenleri için kullanılıyor. Bunların dışında bir de fonksiyonel tapınaklar var, örneğin ressamların tanrıların kendilerine ilam vermesi için tapınak, yada çiftçilerin hasatlarının bereketli olması için yapılan tapınaklar. Her köyde ne kadar meslek varsa o kadar da tapınak yani. Pazar yerlerinde Melanting tapınakları, Subak denilen arınma tapınakları ve göllerde, dağlarda, deniz, nehir kenarlarında ve diğer kutsal mekanlarda bulunan tapınaklar.. Ve kast, klan farkı gözetmeksizin herkesin ibadet edebileceği bir adet Mother Temple, yani Ana Tapınak, Besakih Tapınağı.  

Bu kadar çok tapınak olunca, Bali’lilerin günlük yaşamlarının ciddi bir bölümünü ibadete ayırdıklarını belirtmeye gerek yok sanırım. Durum böyle olunca dünyevi işlerde başarılı olmalarını beklemek de haksızlık tabii ki. Bali’de bu yüzden sanatçı ve zanaatçı oranı çok fazla. Dans, resim, müzik, heykel, metal işçiliği çok gelişmiş. Dünyanın pek çok köşesinden sanatçılar da Bali’nin zengin kültüründen ve sanat kokan havasından etkilenip buraya yerleşmiş. O yüzden de sokak üstündeki bir resim galerisinde 15000 dolarlık resimler bulup hayal kırıklığı yaşamak çok muhtemel. Bali’deki performans sanatlarının yaratıcılığı ve çeşitliliğine hayran olmamak mümkün değil. Legong, Kecak, Barong gibi dansların hepsi temelde Hindu mitolojik hikayelerini anlatsa da, herbiri ayrı birer görsel şölen. Bu danslar, dini tören ve kutlamalarda, ücretli gösteri şeklinde çeşitli gösteri merkezleri yada tapınaklarda ve mağazalardan restoranlara adanın her köşesinde görülebiliyor....
            










Maymunlar tapinagina giderken gordugum bir ucurum. Goruntu muhtesemdi.




Iste buda hirsiz maymun :))) Giriste bizi uyarmislardi ellerinizdeki fotograf makinalarina yiyeceklere dikkat edin maymunlar alirsa mesuliyet kabul etmiyoruz diye... Bende hemmen fotograf makinasini kaptirmamak icin elime  sardim sarmaladim. iyiki sarmisim cunku onumde ilerleyen kizin kafasindaki taci yuruttu mu maymuncuk :))))











oy cok tipsizsin sen ....



Tapinaga girerken tanrilara olan saygidan dolayi vucunuzun kapali olmasi gerekiyor. Bu nedenle kisa kiyafetli olan insanlar bacakalrini bu ortulerle kamufle ediyor. Aslinda butun dinlerin dayandigi tek nokta kapalilik.

Yanlis analsilmasin kapalilik derken ifade etmek istedigim sey teseddur degil...



Burasida tapinakda atesle dans gosterisi yapilacak olan bolge...  Buranin adi Uluwatu

Ve gosteri basliyor....

ATES DANSI=KECAK

Keçak Dansı aslen, tamamen erkeklerden oluşan bir koro eşliğinde yapılan, Bali'ye has pek çok trans dansından biriymiş. 1930'lu yıllarda Bali'de yaşayan Alman ressam ve müzisyen , Walter Spies, Keçak'tan çok etkilenmiş. Zaten Keçak'ı bazı değişimlerden geçirme çalışmalarına başlamış olan Bali'li dansçı ve sanatçı Wayang Limbang ile birlikte çalışarak, Keçak'ı Batılı turistlere yönelik etkileyici bir şov haline getirmişler. Konu olarak da Hindu mitolojisinden Ramayana'nın hikayesini seçmişler kendilerine. Wayang Limbak, daha sonra Bali'li dansçılarla pek çok ülkeyi dolaşarak Keçak dansını dünyaya tanıtmış.




Keçak dansını Bali'de pek çok mekanda seyretmek mümkün, hatta otellerde bile yapılıyomus. Ancak bence bu dans mutlaka Uluwatu'da seyredilmeli. Uluwatu, uçurum kenarında bir tapınak. Sahne de tam uçurumun kenarında. Gösteri her gün 6'da başlıyor, yani tam güneş sahnenin arkasından batmaya başladığında. Ortalık öyle renkler alıyor ki dans süresince, Keçak daha da bir etkiliyor herkesi. Güneş iyice ufka dayandığında, gökyüzü alev alev olduğunda, sahnede de alevler sarıyor ortalığı. Beyaz Maymun, Ramayana'nın güzel karısını, kötü kalpli Ravana'dan ve ordusundan kurtarıyor. Koro, 'çak çak çak' sesleriyle, inanılmaz bir müzik yapıyor. İnsan sesinin tek enstrüman olarak kullanıldığı bu müzik, çok saf, çok yerli, çok sesli.



                                                                 

                                                                                         















Gezmeyi seven her insanin mutlaka gormesi gereken bir ada...